27.8.13

YENİ DOĞAN BEBEKLERE SU VERİLMESİ SAKINCALIMIDIR ?


Su hayattır.
Bebeklerin vücutlarının su içeriği vücut ağırlığının %75-80’i dir. Erişkinlerde bu oran %55-60 dır

  Bebekler su kısıtlamasına duyarlıdır.

Su gereksinimi; gizli su kayıpları, kalori tüketimi ve idrar yoğunluğu, tuvalet , solunum sayısı, bulunduğu ortamın ısısı, terleme vs. ilişkilidir.

Bebekler ; vücut ağırlıklarının her birimi için erişkenlerden fazla su tüketmek zorundadır.

Sağlıklı bir bebekte günlük tüketilen su miktarı vücut ağırlığının %10-15 i erişkinlerde %2-4 dür.
Günlük su gereksinimi; 3-10 kg arası çocuklar için 100ml/kg dır.
Terle, solunumla, idrar ve kaka ile su kaybı tam olarak ölçülemez.

Bebeklere  bir yaşına kadar su vermeyin diyenlerin argümanları
-Anne sütünde zaten su var.
-Mide boş yere su ile doldurulmasın
-Bebeğin susuzluk duygusunu maskeleyip emmesi engellenmesin şeklindedir.

Anne sütünün 1 litrede 876 ml sinin su olduğu bir gerçek. Ancak;  hava sıcak,bebek hasta (ateşli), çok hareketli, ishal veya kabız ise ek besin alıyorsa mutlak su verilmelidir.
Bebeğin  kayıplarını yerine koymazsak  dehitratasyon sonucu kan elektrolit dengesi bozulur kalpte aritmi, kramplar, böbrek yetmezliği gelişebilir.

Kalorisi olmayan, tokluk duygusu yaratmayan suyun verilmesinin ne zararı olabilir. Susuzluk duygusunu maskelemesine gelince; bebek susadığı için değil acıktığı için emer.

Bebeklerin mideleri 1-3 saat içinde boşalır.Anne sütü bebek midesini 15-45 dakikada terk eder. Su da hiçbir yoğunluğu olmadığı için mideyi çok erken terk eder.

Su gereksinmesini anlatamayan bebeğe her emzirmeden sonra veya iki emzirme arası su verilmesinin bir sakıncası yoktur.
Annesinin sütündeki su bebeğe kendi bedensel ve çevresel koşullarında yeterli ise zaten suyu reddecektir.

En iyi ölçü bebeğin kendisi olmalıdır.

15.8.13

BEBEKLERDE GAZ SANCISI

''Colic Infantil ''

 Gaz sancısı terimi : Dönem dönem tekrarlayan karın ağrısı, ağlama ve açıklanamayan huzursuzluk nöbetleri için kullanılır. Bağırsak kaynaklı olduğunu düşünenler yanında; gaz birikiminin altta yatan neden olmayıp, aşırı ağlama sonucu oluştuğunu düşünenlerde vardır.

                                 Annenin ruhsal  geriliminin, bebekte sindirim sistemi fonksiyonlarının tam gelişmiş olmamasının, hava yutma, açlık, aşırı ya da uygun olmayan beslenmenin rolü olduğu ileri sürülmekte, kesin olmamakla birlikte bebeğin duygu sistemlerini düzenleyen sinir sistemi mekanizmalarının olgunlaşmamış olmasının da etkili olabileceği de düşünülmektedir. Aşırı sıcak, dar giysiler, aile içi gerginlikler, kalabalık ortamlar hazırlayıcı faktörlerdir. Bazen de eldiven giydirilmiş olması, parmaklarını emememek olayı başlatıcı olabilir.
                              Nöbet anında bebek birdenbire ağlamaya başlar, sıkıntılıdır. Yüzü kızarır, ağız çevresi soluktur, karnı gergin ve serttir, bacaklar karına çekilmiştir, el ve ayakları soğuktur.Nöbetler bazen saatler sürebilir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte; gaz çıkarılması ya da dışkılama ile bebeğin rahatlaması; toplanan gazın bağırsakları gerdiği düşüncesini desteklemektedir. Sorun 3-4 aylıktan sonra geçecektir. Gaz sancılı bebeklerin aileleri olayı açlıkla ilgili düşünerek aşırı beslenmeye yönelirler ki bu sorunu daha da arttırır.

TEDAVİDE; Fenobarbital, difenhidramin gibi ilaçlar nadiren gerekebilir simethicon'un yararlı olduğu gösterilememiştir. Son zamanlarda; geçmiş dönemlerde ampirik olarak kullanılan bitkisel ilaçların gelişmiş laboratuvarlarda bilimsel olarak hazırlanan kimyon yağı, dere otu yağı ihtiva eden preparatlar yan etkilerinin olmayışı, uzun süre güvenle kullanılabilirlikleri nedeni ile tercih edilmekte ve de problem çözücü olarak oldukça yardımcı olmaktadır.

14.8.13

ATEŞLİ HAVALE

ATEŞLİ HAVALE

     Çocukluk çağında ateşle birlikte görülen havalelerdir. Tüm çocukların %3-5 inde görülür. Menenjit, ensefalit gibi M.S.S ni direkt etkileyen hastalıklar ateşle seyretse de bu terimin dışındadır.
Ateş: Hastaların çoğundan ateş yükselmesi nöbeti başlatan etkendir. En düşük ateş sınırı 38 C dir genellikle rektal 39 C veya üstündedir. Ateşli hastalığın ilk gününde sıklıkla ilk saatlerde ateş hızla yükselirken havale geçirilir.
Yaş : 5 ay - 5 yaş arası görülür en çok 1 – 3 yaş arasında rastlanır.
Genetik Eğilim : Genetik bir yatkınlık sonucu ateş yükselmesine aşırı duyarlılık gösterenlerde  havale oluşur. Ateşli havale bu çocukların 1. Derece akrabalarında %50 oranında görülür.
                             Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonu özellikle barsak enf. (sigellaya bağlı) takiben görülür. 6. Hastalık ve kızamıkta da sık rastlanır. %70-80 üst solunum yolu enfeksiyonlarında ki bunların büyük çoğunluğu virüs enfeksiyonlarıdır.
2 yaşın altındaki çocuklarda menenjit bulguları net olamayacağından net tespit edilemeyeceği için şüpheli durumlarda PL (belinden su alınması ) düşünülebilir.
E.E.G : Havale geçiren çocukta ilk 15 günde bozuk çıkar. Bu durum çocuğun daha sonra sık sık havale geçireceğini göstermeyeceği gibi ilaç başlayıp başlamama veya ilaç kesme yönünden yol gösterici değildir.
Ancak nöbet sonrası  anormal nörolojik bozukluklar varsa altta yatan organik bir beyin hasarını göstermek bakımından ileri dönemde E.E.G çekilebilir.
Akıbet :   Ailenin aklına ilk gelen çocuğun ölebileceği korkusudur.Ölüm yok denilebilecek kadar azdır.Ancak uzun status halinde nadiren oluşur.
Sekel : %  0,5 geçici felçler (Todd  paralizisi ) olabilir. Genellikle 1 hafta içinde iyileşir. Kalıcı motor bozukluklar  zeka yönünden gerilik çok ender olarak uzun ve ağır seyreden havalelerde görülür. Genellikle okul başarısı ve  zeka düzeyleri diğer çocuklardan farklı değildir.
Tekrarlar : %60 – 70  1 defa , %30- 35 2 defa, %5- 10 3 veya daha fazla tekrar olabilir.
Epilepsiye Dönüşüm :  Genellikle 5- 6 yaşına kadar havale riski kaybolur %3-4 ileride epilepsi görülebilir. Aile de  ateşli havale öyküsünün bulunması çocuğun ileride epilepsi olma şansını azaltır.
Riskli Çocuklar : Ailede epilepsi olması, önceden var olan beyin hasarı,  ilk havalenin 1 yaştan önce veya 4 yaştan sonra görülmesi,  15 dakikadan uzun sürmesi. Aynı ateşli hastalık seyrinde tekrarlayan havaleler. Toplam 3 ten fazla havale,E.E.G’nin devamlı bozukluğu riskli ve tedavi gerektiren havaller gurubunu oluşturur.

Tedavi :
Havale anında
·         Çocuk derhal soyulur.
·         Ağız boğaz temizlenir.
·         Solunum yolları açık tutulur.
·         Varsa 02 verilir.
·         Ateş düşürülür.
·         Rektal veya İ.V  havale durduran ilaçlardan uygulanır.


12.8.13

ANNE SÜTÜ- Ne Zamana Kadar Emzirmeli

EMZİREBİLDİĞİNİZ KADAR
''Amerikan Jinekoloji-Pediatri Derneğinin yanıtı,,

  • Emzirme; bebeğe ve ailesine katkı dışında kimseye avantaj sağlamıyor. Reklamı ve beyin yıkaması yok.        
  • Emzirme çocuk ve anne için bir rahatlama, sakinleşme molasıdır.
  • Çalışan, çocuğundan uzak kaldığı için suçluluk duyan anne için bir terapidir.
  • Emzirme,hastalıklardan korur, emzirme süreci uzadıkça korunma katsayısı artar.
  • Emzirmenin ilerleyen dönemlerde yetersiz olduğu bilimsel dayanağı olmayan bir söz, sütün üretimi azaldıkça içindeki protein miktarı ve besi değeri artıyor.
  • Gebelik süresi uzun, bebeği iri, beyni büyük ve uzun ömürlü hayvanlarda emzirme süresi uzundur.
  • Emzirmenin; doğum kilosu 4 misline ulaştığında kesilmesi en uygunudur. 3 kg doğan bebek 2 yaşında 12 kg civarına ulaşır.Emzirme süresi 2 yıl omalıdır.
  • Kuran'a göre 2 yıl  Tevrat'a göre 3 yıl
  • Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2 yaş ve sonrasına kadar
  • Amerikan Pediatri Akademisi'ne göre 1 yaşına kadar mutlak, devam etmeli sonrası, bebek ve anne ikilisine bırakılmalıdır
  • Amerikan Jinekoloji Akademisi'de sürdürülebildiği kadar sürdürülmelidir der.

ÇOCUKLARDA YÜKSEK ATEŞ

ATEŞ
Normalde sabit olan vücut ısısının yükselmesidir.Vücuda zarar veren bir olay veya hastalığa yanıt olarak gelişir
Normal vücut ısısı (0.5-0.7 c) dalgalanma ile 37 derecedir.Günlük ısı farkı 0.5-1 c olabilir.DİÜRNAL RİTM ilk 2 yaşta bu ritim yoktur.
18 aya kadar %50 çocukta ateş 37,8 2 yaştan sonra 37 derecedir.
ATEŞİN KLİNİK UYGULAMASI 1868  de başlamıştır.(144 yıl önce)
Burada; 18 yıl süren 25000 kişide milyonlarca ölçüm yapılarak normal vücut ısısının 37 c normalin üst sınırının 38 c  olduğunun saptanması ile olmuştur.                          

ATEŞ NEDEN YÜKSELİR
·         Enfeksiyonlar (viral-bakteriel) mikrobik
·         Mekanik travmalar
·         Tümörler
·         Kan Hastalıkları
·         Büyük ameliyatlar
·         Büyük kanamalar
·         Kırıklar
·         Otoimün Hastalıklar (vücudun kendi hücre ve dokularına karşı reaksiyonlar) –Romatoid artrit-Skleroderma-Hoshimoto troidi-Adison hastalığı-Bilier siroz
·         Aşırı sıvı kaybı
·         Aşı reaksiyonları
·         Terleme yetersizliği
·         İlaç zehirlenmeleri
·         Kawasaki hastalığı
·         Çevre ısısının yükselmesi
·         Triotoksikoz (zehirli guatr)



VÜCUT ISISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
·         Gün içi değişim 1.1 c dir diurnal ritim ( en yüksek 13-19 arası)
·         Prematüre ve yeni doğanlarda ısı regulasyonu zayıf yağ dokusu azdır.Vücut ısıları ortama göre değişir.Isı ayar mekanizmaları gelişmediğinden kuvözde yaşatılırlar.
·         Erişkinler 0 derecede bile normal vücut ısısını korur. Yeni doğanlar ancak 20-23 derecede normal ısılarını koruyabilir.
·         Egzersiz-fizik aktivite ısıyı 1 derece arttırır.
·         Heyecanlı-aşırı aktif çocuklarda ısı değişkendir
·         Sıcak hava-aşırı giysi-yemek sonrası ısı artar.
·         Triodin az çalışmasında düşük,çok çalışmasında yüksek ısı oluşur.
·         Uyku ve anestezide ısı ayarı zayıflar.


ATEŞ ÖLÇÜMÜ
İdeali:Yatakta 30 dk dinlendikten, yemekten 1 saat sonra kaka yapmadan ½-1 saat sonra.
Küçük bebeklerde:Rektal ve koltukaltı
5 yaşından sonra:Ağızdan
Termometre en az 3 dk tutulmalı.
REKTAL (popodan) ÖLÇÜM
Annenin kucağında yüzükoyun yatırarak termometre yağlanır veya flexibl digital termometre ile ölçüm yapılır.
Makatta; çatlak veya yara varsa rektal alınmaz.
Rektal ateş 38 dereceye kadar normal kabul edilir.
LİKİT KRİSTAL PLASTİK BANT TERMOMETRELER
Astronotların uzay çalışmalarında takibi için geliştirilmiştir.Alın,koltuk altına tek kullanımlık veya cilde yapıştırılarak 24 saatlik ısı takibi için kullanılır.
Güvenirlik ve hassasiyeti daha azdır.
İNFRARED (KULAKTAN ÖLÇER ) TERMOMETRELER
İlk 1 yaşta  anatomik nedenlerle  ölçümlerin güvenirliği düşük yeni doğanda hiç kullanılmaz.
Dış kulak yoluna hatalı yerleşimle hatalı sonuç çıkar.
ELLE ISI KONTROLÜ
Anneler bu konuda %80 üzerinde başarılıdır.

ATEŞ YÜKSELMESİNİN OLUŞUMU
Enfeksiyon kaynaklı olsun olmasın ateş yükselmesinde ortak faktör DOKU YIKIMIdır.Doku yıkımı sonucu açığa çıkan ürünler,metabolizma ürünleri,bakteri toksinleri PİROJEN leri oluşturur.Pirojenler kan yolu ile beyindeki ısı regulasyon merkezlerini uyarır. Ateşi yükseltir.PİROJEN’ler  Bakteri ,virüs,antigen gibi maddelerle savaşan, onları yok etmeye çalışan Akyuvar (lökosit) serisi hücrelerden salgılanır (endojen pirojen).
ATEŞLİ HASTADA  ısı düzenleme mekanizması bozulunca çevre damarları büzülür (üşütme-titreme hali) ısı depolanması artar, ateş yükselir. SONUÇTA:
·         Kırıklık,uykuya meyil,bitkinlik,yaygın ağrılar,huzursuzluk oluşur
·         El ve ayaklar soğur
·         Kalp atımı artar,yüz kızarır. Vücut ısısının 1 c artışında kalp atımı dakikada 20 vuruş artar.
ATEŞLİ HASTAYA YAKLAŞIM
Ateş sadece bir belirtidir.
Hastalık değildir.Düşman da olmayabilir. Büyük olasılıkla;
DOST OLABİLİR.
·         Çok yüksek olmayan 39.5’den düşük veya uzun sürmeyen ateşin çocuk için çok kötü bir etkisi olmaz.
·         Deneyler ATEŞ ‘in enfekte kişinin immünolojik savunmasını arttırarak yararlı olabileceğini gösteriyor.
·         Ateşi düşürülmeyen çocukların; düşürülenlere göre daha çabuk iyileştikleri gözlenmektedir.
·         İnsan lökositlerinin Fagosite(zararlı hücreleri yenme) aktiviteleri ateş 38-40 derece iken  en üst düzeye varır.
·         Yüksek ateşte VİRÜSLERİN  ÇOĞALMASI baskılanır.
ATEŞ FAYDALIMIDIR?
·         İnsanlarda:Nörosifiliz(frenji),gonokolesik(bel soğukluğu) enfeksiyonlar,kronik brücelloz(malta humması)-uvevit,romatoid artrit gibi hastalıklarda ateş tedavisinden sonra iyileşme görülür.
·         Deney hayvanlarında bazı enfeksiyonlarda (pnomokok gibi) ateşin yükseltilmesi iyi sonuçlar verir.
·         Soğuk kanlı sürüngenler enfekte olduklarında vücut ısılarını yükseltmek için sıcak yerler ve çevre şartlarına sığınırlar.


EN YÜKSEK VE EN DÜŞÜK ATEŞ

Ağır akciğer ve kalp hastalığı olan çocuklarda ateş oksijen tüketimini ve kalp yükünü arttırarak zararlı olabilir.
Sağlıklı çocuklarda zararlı etki 42 dereceden sonra ortaya çıkar.
42.6 dereceye yükselen ve devam eden ateşte kalıcı beyin hasarı gelişir
46 derecenin üzerinde  ısıda dokular ölür.
Erişkinlerde bazen 44 -45 dereceye çıkan ateşlerde bile sonradan hastaların iyileştikleri görülmüştür.

DÜŞÜK ATEŞ
32,7 derecede bilinç kaybı
Makattan 28 derecede ventriküler  fibrilasyon  ile ölüm oluşur. 28 dereceye kendiliğinden  geri dönmez ancak özel metotlarla ısıtılarak dönebilir.
Eskiden 28 derecenin altında yaşam imkansızdı şimdi dokularda buz kristalleri oluşumunu önleyici sedatifler (Klorpromazin) verilerek beyindeki merkezlere etki ile ısı geçici olarak 25-26 dereceye düşürülür.Beyin dolaşımı 15-20 dk durdurularak önemli operasyonlar yapılmaktadır. (hibrnasyon)
NEDENİ BİLİNMEYEN ATEŞ
Üç haftadan uzun süren : Hastane tetkiklerinde sebep bulunamayan ateştir.

ATEŞİN DÜŞÜRÜLMESİ –DÜŞÜRÜCÜLER
ASPRİN :Alındıktan yarım saatten kısa bir sürede kanda yükselir.Bir saat içinde zirve yapar.Son dönemlere kadar 1897 den beri 115 yıldır en yaygın kullanılan ilaçtır.
Ülserli-Astımlı kişilerde kullanılmaz.
Reye Sendromu ile ilişkisi göz ardı edilmemelidir.Bu sendrom 1963 yılında Avusturalyalı patalog REYE tarafından tanımlanan; Karaciğer ve M.S.S bozuklukları ile seyreden,öldürücü olabilir diye düşünülmüş bir hastalıktır 4 -12 yaş arasında daha çok görülür.
İnfluenza (grip virüsü) veya suçiçeği ile enfekte çocuklarda Asprin alımı ile ilşikisi olabilir.Bu nedenle 1980 den başlayarak Asprin kullanımında belirli bir azalma olmuştur
1982 de grip ve suçiçeği seyrinde kullanılmaması 1986 da 12 yaş altında kullanılmamamsı önerilmiştir.
Henüz yayınlanmamış birkaç yüz vaka vardır. (1986 da 150 vaka)Aynı yıllarda bir çok ülkede özelliklede İngiltere de uzun yıllar Asprin kullanılmasına rağmen yayınlanmış vaka yoktur.U.S.A da yıllık 400 vaka.
        Bazı araştırmacılar grip ve suçiçeğinin seyrinde parecetemol veya başka ilaç  kullananlarda hatta hiç ilaç kullanmayanlarda da Reye Sendromu görüldüğünü kısıtlamanın gereksiz olduğunu ekonomik sebepleri olabileceğini düşünülmektedirler.
       Ayrıca salisilat dışında bazı toksik etkilerin,birçok metabolik hastalıkların ve bazı enfeksiyon durumlarının Valproat gibi bazı ilaçlarında Reye sendromunu taklit ettiği bilinmektedir.
Sonuç: Suçiçeği ve influenzeda kullanmamalıdır.
Son görüşler Asprinin GENETİK YATKINLIĞI  olan çocuklardaki virüs enfeksiyonları seyrinde bazı enzimlere etki ile bu sendromu oluştırduğu görüşü hakimdir.
Bu nedenle diğer virüs hastalıklarında da dikkate alınmalıdır.
PARACETEMOL
1950 den beri yaygın kullanılmaktadır .Alındıktan 2 saat içinde vücut ısısı yarım derece düşürürür aç karnına  alınmalıdır.En üst düzey 30-60 dakikada oluşur.
Aşırı doz öldürücü karaciğer nekrozu yapar.
Zehirlenmesi karaciğer nakli gerektiren sebeplerdendir.Çok dikkatli doz ayarı yapılmalıdır.
IBUPREFEN
Paracetemol ilk saatlerde daha etkili iken uzun saatler için ıbuprefen daha etkilidir ve etkisi daha uzun sürer .En üst düzey 2 saatte
6 Aydan küçük  ve 7 kg dan aşağı çocuklara verilmez
KETEPROFEN (Profenid)
6 aylıktan küçüklerde kullanılmaz.
Kusma-bulantı ve geçici hipotermi yapabilir.(aşırı ateş düşüklüğü)
ARDIŞIK TEDAVİ
(Aynı gün içinde iki ateş düşürücü ilacın ard arda verilmesi)
Ardışık tedavide ilaç yan etkileri artar.
Önce tekli tedavi denenmelidir.
 Ard arda ilaç; çocuğun sıkıntısını gidermekten çok ailenin sıkıntısını gidermeye yöneliktir.
İlk olarak 1970 de denemiştir.
Tekli  ilaçtan daha etkili ve güvenilir olduğu ispatlanmamıştır.
Ateş düşürücülerin yüksek dozları ciddi karaciğer zehirlenmesi yapar.
Ibupropfen+paracetemolün birlikte kullanımının.Sinerjistik toksisite ile böbrek yetmezliği , tübuller nekroz yaptığı bilinmektedir.
Ailelerin ateş  düşürücüleri,özellikle parecetemolü zararsız bir ilaç gibi düşünmesi büyük risktir.           
Doğru olanı her zaman tek ilaç kullanımıdır.