Bebeklerde alt solunum yolunun en sık görülen
enfeksiyonudur.
Virüslerle oluşur en
çok RSV (Respiratory Synctial
Virüs) etkendir. Hastalık ilk üç yaşta
görülür dört yaş üstü çocuklarda seyrektir %80 birinci yaş içinde gelişir
özellikle3-6 ay arası çok görülür.
Şeffaf burun
akıntısı, azalmış iştah, hafif ateşle başlar.
Takıben hışıltı, solunum zorluğu, huzursuzluk, solunum
sayısı ve kalp atım hızında artma ile siyanoz (morarma) olabilir.
Ateş nadiren 38’’ üstünde olur. Genel görünüm çoğunlukla
bozulmamıştır. Muayenede akciğerlerde yaygın patalojik sesler (sibilan
ronküsler) duyulur.
Diyafragmın aşağı itilmesine bağlı olarak karaciğer ve
dalakta hafif büyüme tespit edilir. Akciğer röntgeninde hava fazlalığı
(hiperinflasyon) görülür
.
.
Klinik tablo akciğerlerde
virüs enfeksiyonu nedeni ile küçük hava
yollarının ( bronşiollerin) içini
kaplayan deri yüzeyinin (mukozanın) bozulması yüzeyin bronşiol içini temizleyen
tüylerinin yok olması ile biriken müküs
ve hücre artıkları sonucu küçük hava yollarının daralması ile oluşur.
Küçük bebekler bu daralmayı tolore edemez ve bunu aşmak için
solunum zorlanır, solunum sayısı artar zorlu solunum ile göğüs kafesi
adalelerinin kasılması göğüste kaburgalar arası çekilmelere neden olur.
Daralmış bronşiol (küçük hava yolu) den geçen hava müküsle birleşerek hışıltıya
sebep olur
.
.
Hastalık en çok kış ve ilk baharın başlangıcında görülür. Geçirilmiş
hastalık sonucu oluşan bağışılık kısa süreli olduğundan tekrarlar görülebilir
.
.
Anneden geçen
antikorlar bebeği hastalıktan koruyamaz.
Virüslerin
bulaşması solunum yolu ile ve damlacık enfeksiyonu ile oluşur.
Küçük bebekler virüsü
soğuk günlerde bir odada toplanan aile bireyleri ve ya ziyaretçi komşulardan
alırlar.
Konuşurken metrelerce uzağa yayılabilen mikroskobik tükürük
damlacıkları ile yayılan virüsler ortamda saatlerce canlı kalabilirler. Bu
nedenle kalabalık ve sigara içilen ev
ortamı veya kreş gibi toplu yaşam yerlerindeki bebekler, ayrıca sosyo ekonomik düzeyi düşük, erkek
cinsten olanlar, anne sütü ememeyenler, prematüre doğanlar, doğuştan kalp
hastalığı ve bağışıklık yetmezliği olanlar risk grubu olarak nitelendirilirler.
Risk faktörleri taşıyan çocukların bir kısmında morarma ile
birlikte apne (nefes durması) nöbetleri olabilir. Bunlar hastaneye
yatırılabilirler. Bu çocuklarda nadir olarak solunum yetmezliği gelişebilir
ve mekanik ventilasyona bağlanmaları gerekebilir.
Önceden sağlıklı olan hastalarda risk
çok düşüktür.
Hastahaneye yatma
mecburiyeti %5 i geçmez çoğunlukla %1 oranındadır.
3 aydan küçükler,
doğuştan kalp hastalığı, akciğer hastalığı olanlar ve bağışıklık yetmezliği
olanlar için hastanede tedavi gerekebilir.
Etken virüs olduğundan antibiyotik tedavisi gerekmez.
Çok az vakada bakteriyel enfeksiyon eşlik edebilir (Orta
kulak iltihabı, pnömoni gibi) o zaman antibiyotik gerekebilir.
TEDAVİ: Destek
tedavisi genel prensiptir. Bir kısmına oksijen destek tedavisi gerekebilir.
Yarı oturur pozisyonda nemlendirilmiş oksijen verilebilir. Su kayıpları (dehitratasyon) düzeltilmelidir.
Buhar tedavisinin
yararı yoktur. Tahriş ile bronşlarda spazm yapabilir. Kortikosteroidlerin
(kortizonların) etkinliği kesin değildir. Viral enfeksiyon nedeni ile zararlı
olabileceği de dikkate alınmalıdır. Bronş açıcı teofilin yararsızdır. İnhale
beta adrenarjikler (ventolin vs.) veya rasemik epinefrin kullanımı da önerilmez.
Bronşiol tıkanması olan hastaların sadece bazılarında
nebülize salbutomole (ventolin vs) cevap alınabilir bu nedenle bir kez
denenebilir cevap alınabiliyorsa o zaman devam edilebilir
.
.
Günümüzde tüm
hışıltılı çocuklar hastahaneye yatırılıp nebülizatör maskesi takılarak hem beta
adrenerjik hem de steoidler verilmekte
çıkışta bunları evlerinde de
kullanmaları önerildiğinden bir çok evde
nebülüzatör bulundurmak rutine girmiş bulunmaktadır.
Oysa ki bu uygulamaların özellikle 18 ayın altındaki
bebeklerde salbutomolün klinik etkisi
belirsizdir. Hatta 6 yaşından küçük çocuklarda da güvenilirliği ve etkinliği
tam bilinmemektedir
.
.
HASTALIĞIN AKIBETİ
: Genellikle birkaç gün içinde iyileşme
görülür Nadiren üç haftaya kadar
uzayabilir. .Çocukların %40 ında hastalık tekrarlayabilir. Tekrarlarda 2-3
yaşından sonra çok azalır 5 yaşından sonrada tam düzelme olur..
Bazı çocuklarda ileriki yaşlarında astım görülebildiği;
bunun geçirilmiş bronşiolite mi yoksa
doğuştan bir yatkınlığa mı bağlı olduğu tartışmalıdır.
Başka
bir hastalığı olmayan çocuklarda ölüm
oranı%1 in altında yani çok nadirdir.