MENENJİT SALGINI !
Zaman, zaman yüzlerce çocuğun devam ettiği bir okulda tek bir çocuk menengitis şüphesi ile hastahaneye sevk edildiğinde; Önce okul yöneticileri; sorumluluk korkusu, bilgi eksikliği veya işgüzarlıkla aileleri haberdar ediyor. Aileler çocuklarının doktoru ve diğer ailelere süratle ulaşarak bir telefon zinciri kuruyor ve felaket haberciliği süratle büyüyor.
Bu panik ve kargaşaya üzülerek belirteyim ki bazı meslektaşlarımızda katılıyorlar ve ilaç tavsiyeleri, süratle ilaca ulaşma, ilaç kullanma, çocuğu okula göndermeme veya ne kadar süre evde tutmalıyız gibi bir kaos yaşanıyor.
Sonuç: Gereksiz telaş, gereksiz korku, gereksiz ilaç kullanımı, çocukların ruhunda yaratılan bende hasta olacakmıyım paniği.
BU SENARYONUN TÜMÜ; GEREKSİZ VE DE ANLAMSIZ
Çünkü:
Profilaksi (Koruyucu ilaç verilmesi) : Aynı evde yaşayan aile bireyleri ile, ağızdan ağıza solunum ya da öpme gibi durumlarda hastanın ağız salgısı ile direkt temas eden kişilere yapılır.
Okul arkadaşları hatta hastahane personeline dahi koruyucu tedavi verilmesine gerek yoktur.
27.11.13
20.11.13
İ N E K S Ü T Ü A L L E R J İ S İ
İNEK SÜTÜ ALLERJİSİ
Genetik bir yatkınlık
sonucu olduğu düşünülen (sıklıkla ailede atopi öyküsü mevcuttur) ve inek sütü
proteinlerine bir tepki olarak ortaya çıkan bir tablodur.
Başlama yaşı ilk 6 aydır.
Çoğu zararsız hafif belirtiler göstermekle birlikte; infantil colic,
bulantı, kusma, kramp tarzında karın ağrıları, ishal, kakada kan görülmesi,
ciltte kızarıklıktan yaygın döküntülere, egzamatik oluşumlara varan
reaksiyonlar, nadiren de süt içilmesini hemen takiben yüz, dudaklar ve dilde
şişme, solunum sıkışıklığı (astım tablosu) gibi çok ciddi acil tedavi gerektiren
anafilaktik tablo olarak da karşımıza çıkar
.
.
Bu tabloya sadece sütte değil soya, yumurta, buğday
alımlarında da aynen rastlanabilir.
Rastlanma oranı 0-2 yaşta %1-3 tür. Oysa sütün
diyetten çıkarılması sonucu hastalık belirtilerinin kaybolması dikkate
alındığında bu oran %30 olarak belirtilmektedir. Ki; bu oranı subjektif
gözlemlerin arttırdığı ve gerçeği yansıtmadığı açıktır
Çünkü yukarıdaki yakınmaların hemen hemen hepsi birçok bebekte ve çocukta süt allerjisi dışında başka başka sebeplerle de görülebilir..
Çünkü yukarıdaki yakınmaların hemen hemen hepsi birçok bebekte ve çocukta süt allerjisi dışında başka başka sebeplerle de görülebilir..
Süte alerjisi olan
çocuklarda süt proteinlerine karşı tolerans süratle geliştiğinden hiçbir tedavi
uygulanmasa da hastalık giderek iyileşme gösterip bazılarında 12- 18 aylık hemen
hemen hepsinde tüm yakınmalar 2 en geç 3 yaşında yok olur.
Hastalık inek sütü proteinlerine karşı antikorlar (IgE)
üreterek tepki verir.
İnek sütünde 25 in üzerinde farklı protein vardır. Bazen
sadece birine bazen de birçoğuna karşı allerji gelişebilir.
Kazein, Beta lactoglobulin ısıya dirençli oldukları için
inek sütünün en önemli antijenleridir.
Memeli hayvanların birçoğunun sütünde de aynı proteinler
vardır ve onların sütlerine karşıda aynı alerjik reaksiyonlar gelişebilir.
Bu nedenle inek sütü alerjisi olanlarda keçi sütüne veya diğer sütlere karşıda tepki oluşabilir
.
Emziren annelerde annelerin aldığı süt ve süt ürünleride çocukta reaksiyona sebep olur; Formulaların (hazır bebek mamaları) da ana maddesinin inek sütü olması nedeni ile onları alan çocuklarda da aynı tablo görülebilir.
Bu nedenle inek sütü alerjisi olanlarda keçi sütüne veya diğer sütlere karşıda tepki oluşabilir
.
Emziren annelerde annelerin aldığı süt ve süt ürünleride çocukta reaksiyona sebep olur; Formulaların (hazır bebek mamaları) da ana maddesinin inek sütü olması nedeni ile onları alan çocuklarda da aynı tablo görülebilir.
TANI İÇİN: En kısa yol sütü kesmek
belirtiler kaybolunca tekrar denemektir. Yerine varsa sadece anne sütü veya
protein hidrolizatları ile hazırlanmış Formulalar ve aminoasit bazlı mamalar
vermektir.
Ayrıca; deri testleri, spesifik İgE tayini, histamin salınım
testi, inek sütü antigenlerine karşı (beta lactoglobulin-alfa lacta
globulin-lactoferin-bovin serum albumin)gibi antikorların tayin testleri de
yapılabilir.
TEDAVİ: İnek
sütünün diyetten çıkarılması ve anti alerjik ilaçların kullanılmasıdır
.
.
Ancak ! unutulmamalıdır ki
İnek sütü antikorları
allerjik belirtiler göstermeyen birçok çocukta da bulunabileceğinden, ayrıca
colic infantil ve de birçok gastroentestinal şikayet (ishal,kusma,karın
ağrısı,kakada kan görülmesi) ciltte döküntü ile seyreden tablolar birçok
çocukta inek sütü alerjisi olmadan da görülebileceğinden; bunların inek sütü
alerjili diye nitelendirilip boş yere diyet değişikliklerine gitmek
ebebeynlerde ve çocuklarda tedirginlik yaratacağından bundan kaçınmamız
gerekmektedir.
LAKTOZ ENTOLERANSI
Genetik bir yatkınlık sonucu
süt şekeri laktozun parçalanamaması olayıdır. Oldukça sık rastlanır
normal nüfusa oranı onda birdir.
İnce barsak hücreleri tarafından üretilen laktaz enziminin
eksikliğinden kaynaklanır.
Süt içildiğinde bulantı, karın krampları ve süratle gelişen
ishal görülür.
Laktaz enzim eksikliği doğuştan olabildiği gibi belli
yaşlardan sonra bu enzimin daha az üretilmesi sonucu da olabilir.
Süte karşı olan bu tahammülsüzlük genelde süt ürünlerine
karşı (peynir-yoğurt gibi) olmaz.
Küçük bebeklerde laktozsuz özel formüller uygulanır.
Bu entolerans inek
sütü alerjisinden farklı bir tablodur. İkisinin birbiri ile karıştırılmaması
gerekir.
8.11.13
NEFES TUTMA - KATILMA
. KATILMA NÖBETİ
·
6 ay 3 yaş
arasında en çok görülür, erkek çocuklarda daha sık olur Geçici bir
solunum durmasıdır.
·
Kızdırılma, korkutulma, incitilme gibi mekanik
veya ruhsal bir darbe sonucu ağlama ile başlar.Ağlamanın başlangıcında kesilen
ses, soluk verme sırasında ortaya çıkar. Bu durumda beyine yeterli oksijen
gidemez morarma, kaskatı kesilme veya birbirini takip eden istemsiz kasılmalar
ve kısa süreli bilinç kaybı oluşur.
·
Bazı olgularda; pelte gibi, bez gibi bir gevşeklik
olur. Bilinç kaybı 15 saniye kadar sürer. Şiddetli durumlarda daha uzun sürerse
havale tipi kasılmalar görülür. (konvülsiyon)
·
Morarma ile karşımıza çıktığı gibi aşırı
soluklukla çıkan tipleri de vardır. (Bazen iki tip bir arada olur) Her ikisinde
de idrar kaçırma sıklıkla vardır.
·
İlk nöbet 18 aydan önce başlar. (Seyrek olarak
yeni doğanlarda da görülür.)
·
9-18 aylarda çevre ile etkileşiminin en çok
olduğu dönemlerde çok görülür.(yürümeye başlama, ilk düşme, travmaya maruz
kalma, her şeyi karıştırma, azarlanma)
·
Sebebi kesin bilinmemektedir.
·
Anne-baba kardeş gibi birinci derece akrabalarda
yüksek oranda karşımıza çıkar.
Hazırlayıcı faktör olarak: Çocuğun ve ailesinin ruhsal
yapısı üzerinde durulmaktadır.
Sık olarak tek
çocuklu ailelerin çocuklarında görülür.
Çocuklar çok hareketli, huzursuz, inatçı ve kavgacı
tabiattadır.
Anne babanın tutumu, çocuğa ödün verici davranışları,
nöbetleri artırıcı faktörler olarak karşımıza çıkar. Çocuk istediklerini kabul
ettirebilmek için nöbetlerini kullanır. Bazı ekoller nöbet geçiren çocuğun
yalnız bırakılması ve bilinçli olarak olayın üzerinde durulmamasını
önermektedir.
Çocuğun yapmak istemediği bir şeyi isteme, onunla zıtlaşma
katılma nöbetini uyandırabilir. İlk böyle başlayan nöbet sonradan kolaylıkla
tekrarlar. Çünkü çevre ilk nöbette paniğe kapılarak çocuğa aşırı ilgi gösterir.
Bu ilgiyi sürdürmek için çocuk nöbetlerini kullanır.
Çocukta kansızlığın bulunması nöbetleri arttırıcıdır.
Bu çocuklarda zeka normaldir. Nörolojik bulgu yoktur. E.E.G
normaldir.
Okul çağından önce yani 5-6 yaşına kadar nöbetler kaybolur.
Uzun süre takip edilen çocuklarda: Erkek çocukların okulda
saldırgan, kız çocukların ise çekingen oldukları gözlenmiştir.
Epilepsi ile ilgisi olmamakla birlikte bu çocuklarda
epilepsi oranı normal çocuklardan daha yüksektir denilse de bu tartışılmalıdır.
Kalsiyum eksikliği ve doğuştan kalp hastalığı yönünden
(fibroelastoz) ayırıcı tanı gerekir.
Tedavide: Varsa
kansızlığın düzeltilmesi.
Psikolojik yaklaşım:
Hastalığın masumiyeti anlatılarak ailelerin ödün vermeme konusunda daha
tutarlı olmaları temin edilmelidir.
Çocuğun ataklarda ölebileceği korkusu yok edilmelidir.Bugüne
kadar literatürde katılma esnasında sadece bir tek ölüm vakası bildirilmiş olup
onda da Aspirasyon tespit edilmiştir.
Gelişmiş ülkelerde psikiyatrik yaklaşım ön planda
tutulmaktadır.
İlaç tedavisine gidilmemektedir.
1.11.13
İNMEMİŞ TESTİS - UTANGAÇ TESTİS
UTANGAÇ TESTİS-İNMEMİŞ TESTİS
Erkek bebeklerin torbalarının boş olması halidir.
En çok rastlanan şekli
1-Ektopik Testis :
Testislerin torbalar yerine vücudun bir başka yerinde lokalize olmasıdır.
2-İnmemiş Testis
: Burada testilerin torbya inmesi yetersizdir. Bazen tek taraflı %15-20 çift
taraflı olur. Bebeklerin bir kısmında testislerin inmesi doğuma kadar
tamamlanmamış olabilir.
Normalde testislerin torbalara inmesi bir yaşına kadar
sürebilir. Takip edilmeleri gerekir. Testislerin inmesi iki yaşına kadar
tamamlanmaz ise; gelecek fonksiyonlarının zedelenmemesi yönünden iki yaşına
kadar cerrahi operasyonla indirilmeleri gerekir.
3-Retraktil-Utangaç
Testis : Bu tabloda testis adeta kendini gizler. Kasıktaki kramaster
kasının testisi torbanın üst kısmına çekmesi olayıdır.
Soğuk olmayan elle yapılan yumuşak manevralarla testisler
torbaya kadar çekilebilir. Sonra yine yukarı çıkar. Bu durum ergenlik yaşına
kadar normal sayılır.
Gerçek inmemiş testisle karıştırılmamalıdır. Fonksiyon ve
yerleşim yönünden problem oluşturmaz dolayısıyla TEDAVİ GEREKTİRMEZ kendiliğinden düzelir.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)