Yağlar: Protein, karbonhidrat, vitaminler ve mineraller gibi
beslenmenin temel gereksinimleridir.
Vücudumuzda üretilmezler ve
dışarıdan alınmaları zorunludur.
Doymuş-doyamamış olarak kabaca
ikiye ayrılırlar.
Doymuş yağlar: Hayvansal kaynaklı olan katı yağlar ve tere yağı
Doymamış yağlar: Bitkisel kaynaklı sıvı yağlardır.
Bunlarda tekli doymamış
(zeytinyağı-fındıkyağı), çoklu doymamış omega 6 ve de en çoklu doymamış omega 3 yağlarıdır.
Omega 6: Mısır özü, ayçiçeği, soya ve pamuk yağları omega 6
içerirler. Birde kanola yağında hem omega 3 hemde omega 6 vardır.
Omega 6 içeren sıvı yağlar
endüstiriyel işlemlerle katılaştırılıp margarin yapıldığında birde yüksek ısıda
pişirilme ve kızartma işlemleri ile trans
yağlara dönüşürler ki bunlar sağlıklı yaşam için önerilmezler.
BALIK YAĞI- OMEGA3 :
EPA (Eicosapentaenoikacid)-DHA (Docosaxanoicacid) içerir.
EPA (Eicosapentaenoikacid)-DHA (Docosaxanoicacid) içerir.
Omega 3 ‘ün esas kaynağı agl’er (yosunlar), soğuk denizlerin minik
hayvanlarından krill’ler, doğal ortamda doğal şartlarda yetişen çayır
çimenlerdir ki bunlarla beslenen soğuk deniz balıkları: Norveç uskumrusu,
palamut, ringa , somonda, sardalye ve hamside ayrıca çayır, çimende yaylanan
koyun keçi gibi hayvanların sütü ve etlerinde, doğal beslenen tavukların yumurtalarında
bulunur.
Bir de daha az oranda: Fındık,
fıstık, ceviz, badem, semiz otu, keten tohumunda da doğal omega 3 mevcuttur.
Ancak balık ve balık yağlarına göre
bunların çokça tüketilmeleri gerekmektedir.
Kültür balıklarında suni yem ile beslenen hayvanların etinde, sütünde
ve yumurtasında Omega 3 yoktur.
Omega 3 bütün hücre zarlarının temel yapısını oluşturur.
Omega 3 bütün hücre zarlarının temel yapısını oluşturur.
Omega 6 yağlarınında işlevleri
aynıdır. Her ikiside yaşam için gerekli olan (lökotren ve prostaglandinler
gibi) kimyasalları üretirler.
Sağlığımız için bu iki yağ grubunun belirli oranlarda alınmaları
gerekir.
Geçmişte insanlar doğal
beslendikleri dönemde bu oran 1/ 1 imiş. Doğal beslenmeden uzaklaşan günümüz
insanı için bu oran bir kısım omega 3 e karşın 4 kısım omega 6 yani 1 e 4
olarak kabul edilmektedir.
Bu konuda da anne sütü idealdir anne sütünde oran ¼ dür.
Günümüzde endüstiriyel beslenme
ile bu oran çok bozulmuş. 1/ 20 -1/50 ye
varmıştır.
Özetle: günümüzde omega 6 yağları ile vücudumuz yükleniyor. Bu
sağlığımız açısından büyük risk taşımaktadır. Çünkü: Aldığımız Omega 6 oranı
arttıkça omega 3 ün bize sağladığı yararların tümüne karşı ters sonuçlar
oluşur. Sağlığımız için aldığımız omega 3 leri arttırmaya omega 6 ları
azaltmaya çalışmalıyız.
Omega 3 yağ asitlerinin önemi 1950 li yıllarda Grönland’ın Umanac
bölgesinde yaşayan eskİmolarda iskemik kalp hastalıklarının çok düşük olduğu
fark edilince araştırılmaya başlanmıştır. Omega 3 yağ asitlerinden zengin
diyetle beslenen kıyı şeridinde yaşayan Türklerde ve Japonlarda da aynı düşük
orandan söz edilir.
OMEGA YAĞ ASİTLERİNİN YARARLARI
·
Zihinsel
gelişimi sağlar (özellikle çocuklarda) beynimizin %56-60 ı yağ, bununda %30-35 omega3 tür.
·
Bağışıklık
sistemini güçlendirir.
·
Anti
kanserdir.
·
Yangı
(inflamasyon) oluşumunu azaltır.
·
Kan
damarlarını açar.
·
Kanın
pıhtılaşmasını azaltır.
Son çalışmalar ayrıca; prematüre
ve yeni doğanların beyin gelişiminde, çocukların hiperaktivite, disleksi,
otizm, depresyon gibi davranış bozuklarında romatoid artrit, ülseratif kolit, Crohn
hastalığı, sedef hastalığı, multıpıl skloresosis gibi hastalıklarda da yarar sağladığını
göstermekte; ancak bu çalışmalar halen sürdürülmektedir.